44 Ergebnisse - Zeige 1 von 20.

Makedonya krali iskender, Darayi yendikten sonra doguda ilerlemektedir. Daranin kizi Rukzan hüviyetini gizleyerek Pencap hükümdari Esberin sarayina siginir. Esberin kizkardesi Sumru, Iskenderi görmeden ona asik olmustur. Gizlice bulusan ve sevisen Sumru ile Iskender arasinda gidip gelirken Rukzan da Iskenderi sever. Iskender Sumrunun bütün ricalarina ragmen Pencap ülkesine yürür. Sumru sevgilisine söz geciremeyince agabeyini bu savastan vazgec...

Gidiyorlar, agit yakalim arkalarindan. Cünkü gitmek var, dönmek yok.Bagirlarina basmislar cocuklarini ve dislerini sikarak. Yagmura, kara, dipciklere ve saat kulelerine aldirmayarak. Tel örgüleri yarip duvara tirmanarak. Bozbulanik, coskun bir nehrin kederli köpügü gibi. Aniden havalanan sigircik sürüsü gibi... O kadar kalabalik ve kocamanlar ki kimse görmüyor onlari. Bakiyorlar ama görmüyorlar. Ne televizyonlar ne uydular ne cocuk mamalari ne...

Tarim toplumundan sanayi toplumuna geciste yasanan madd-manev toplumsal sorunlari Karsli bir isci olan Cevher Bican ve cevresindekilerin basindan gecen olaylarla irdelendigi Yokusa Akan Sular sanayilesmeye oldugu kadar pesinden gelecek modernlesmeye de neredeyse bir dervisin gözüyle yapilan bir elestiri.

Makedonya krali iskender, Darayi yendikten sonra doguda ilerlemektedir. Daranin kizi Rukzan hüviyetini gizleyerek Pencap hükümdari Esberin sarayina siginir. Esberin kizkardesi Sumru, Iskenderi görmeden ona asik olmustur. Gizlice bulusan ve sevisen Sumru ile Iskender arasinda gidip gelirken Rukzan da Iskenderi sever. Iskender Sumrunun bütün ricalarina ragmen Pencap ülkesine yürür. Sumru sevgilisine söz geciremeyince agabeyini bu savastan vazgec...

Icimde yillar sonra memlekete dönmüs olmanin sevinci, ellerimde bavullar, havaalaninin kalabalik telasindan kurtulup bir taksiye dogru yürürken azicik terlemis alnima huzurun sessiz, sakin, ama garip bir sekilde ürpertici eli dokunuverdi...Bavullari biraktim, terimi sildim.Tam bu sirada o boz renkli kertenkele, ayaklarimin ucundan sessiz, sakin ama garip sekilde ürpertici bir bakisla süzülerek gecip gitti.

Hüseyin Hüsnü SenBardan ciktigimda yagmur ciseliyordu.Sonra bayagi yagmaya baslamis, ben hani sarhosum ya, farkina varamadim.Epeyce islanmisim.Islanmisim, cünkü arabayi park ettigim yere degil ters istikamete gitmisim.Gitmisim cünkü kafam karisik. Sarhossun kardesim elbette karisik olacak demeyin, benim sarhoslugum öyle zilzurna küfelik islerden degil.Hani ne demisler Iciyorsak sebebi var.Yok yok, öyle kara sevda, imkansiz ask falan degil. Yah...

Bir sehre ruhunu veren, o iklimin, o cografyanin, o kültürün, o sehri yapan insanlarin birlikte kotar-diklari biricik olustur. Bu bazan bir pencere biciminde kendini gösterir, bazan bir agac seciminde. Mesela Istanbul ve Bursa icin Erguvan vazgecilmemesi gereken bir agactir. Sehrin Erguvana ihtiyaci vardir. Erguvan pembesinden arindirilmis bir Bogazici, baharda, gelinini yitirmis duvaga benzer.Bir sehre ruhunu veren bazan o mintikada kaynayan ...

Mustafa Kutlu Türk hikayeciliginin zirve isimlerinden biridir. Hikayelerine hepimiz asinayizdir. Ya denemelerine Belki o kadar degil...Halbuki yazarin kaleminden cikan her cümle, zihin dünyasini, görüp gecirdiklerini, hüzünlerini, heyecanlarini, memleketin hal-i pür melalini yansitir.Bu cercevede yazarin, yirmi yillik bir sürede gazete sütunlarinda kendisine yer bulan cümlelerinin kiymeti kendiliginden ortaya cikar.Türkiyenin yakin dönem hikay...

Son dönemde moda olan nehir söylesi formatindan bir uzun hikaye cikarmayi basaran Kutlu, bu yeni tarziyla Türk edebiyatinda bir ilki gerceklestiriyor. Kitabi eline ilk alanlarin Anadolu Yakasi isminin altinda yer alan Nehir Söylesi ibaresini görünce ister istemez Mustafa Kutlu ile yapilmis bir söylesi mi var karsimizda diye meraklanmasina yol acan kitapta, Anadolu Yakasi adli yerel bir kanalin basarili sahibi Muzo Gönül ile bir gazete muhabiri...

Türk edebiyatinin usta hikayecilerinden Mustafa Kutlunun yeni kitabi Sevincini Bulmak okurlariyla bulusuyor.Kutlu, Sevinci Bulmakta dis dünyanin hücumuna karsi kitaplarin dünyasina siginan Suna ile Elifin hikayesini anlatiyor. Hikaye, Tanpinar hayrani bir akademisyen olan Sunanin ve onun dert ortagi, sirdasi Elifin hayatlarina giren insanlarin, yasadiklari asklarin, ayriliklarinin, ugradiklari hayal kiriklarinin, hüzünlerinin anlatilmasiyla se...

Tufandan Önce

Aydinliga ve vuzuha acilan bir kapi, sonsuzluga dogru uzanan bir yol, hakikat ve merhamet deryasina dogru akan bir nehir, göge yükselen bir mirac...Mustafa Kutlunun Ilmihalinde ki yillar önce ilk metinler ortaya ciktiginda ona birlikte Kutlu Ilmihal adini vermistik yüksek bir hissiyatin eslik ettigi bu hikmetli anlatim edebin ve edebiyatin, sanatin imkanlariyla yeni bir bicime ve üsluba kavusuyor, terütaze yeni bir ihmihal türüne kanatlaniyor....

Kitapta Kutlunun tabiat tutkusu, Anadolu insaninin tabiata bakisi ve hayat görüsü ile örtüsmektedir. En derinde ise fanilik meselesine deginen metafizik bir boyut vardir. Bu da bir uzun hikayedir.Beyhude Ömrüm, dis yapisi itibariyla Türkiyedeki göc olgusundan, köylerin bosalmasindan, sosyal bir vakadan bahsediyor. Aslinda o bir tutku hikayesidir. Kahramani kus ucmaz - kervan gecmez - ot bitmez daglar basinda bir bahce kurmak icin cirpinir.

1968den 2018e kadar kirk kitaba imza atan Mustafa Kutlu, kendi deyisiyle öyküsünü gec bulsa da onu saglam temellere yaslayarak, yerli ve mill oldugu gibi esasen Islam bakis acisina sahip bir yazardir. Yaslandigi hikmet ve ahenk cizgisini her kitabinda bir üst seviyeye tasimis, gelenegi yenileme yolunda kendine has bir dil ve üslup ortaya koymustur. Müslüman Türk toplumunun modernizmle maruz kaldigi yabancilasmayi hikaye ve deneme yazilarinda k...

Türk edebiyatinin usta hikayecilerinden Mustafa Kutlunun yeni kitabi Tarla Kusunun Sesi, okurlariyla bulusuyor...Kutlu, halk destani tarzinda kurdugu hikayede, bir ailenin kusaklar boyu yasadiklarini anlatiyor. Kalabalik bir ailenin hayatini merkeze alan Kutlu, diger hikayelerinde de oldugu gibi hikayeyi günlük hayatin unsurlariyla zenginlestiriyor. Insana, aileye, topluma gercekci ve merhametli bir gözle bakan anlatici, hikayeye tarihi bir ar...

Kapi acildi, biri iceri girdi. Onunla beraber yagmurun kokusu, firtinanin ayazi...Kahveci Haci Kadir uzun süpürgenin sapina dayanarak gelene bakti.Biraz ürperdi ama renk vermedi.Ne de olsa gecenin bir vakti.Sac bas birbirine karismis, sirt cantasi tasiyan bir garip adam. Üstelik sakalli.O yillarda memlekette sirt cantasi yoktu. Demek bu adam yaban ya da turist...Orada öylece gözlerini kismis duruyor, dimdik Haciya bakiyor.

Icimde yillar sonra memlekete dönmüs olmanin sevinci, ellerimde bavullar, havaalaninin kalabalik telasindan kurtulup bir taksiye dogru yürürken azicik terlemis alnima huzurun sessiz, sakin, ama garip bir sekilde ürpertici eli dokunuverdi...Bavullari biraktim, terimi sildim.Tam bu sirada o boz renkli kertenkele, ayaklarimin ucundan sessiz, sakin ama garip sekilde ürpertici bir bakisla süzülerek gecip gitti.

Keine Beschreibung.

Inandigimiz ugruna pek çok seyi göze aldigimiz "dava"lar. Bizimle ayni duygulari, fikirleri paylasan arkadaslar. Ancak onlarla var olabilecegimizi hayatimizin bir mana kazanabilecegini düsünürüz. Ya Tahümmül Ya Sefer, yakin geçmisimizde böyle düsünen insanlarin, nesillerin nasil bir araya geldiklerini, sonra nasil dagildiklarini, sahsiyetlerinden ve bulunmalari gereken yerlerden nasil uzaklara sürüklendiklerini ele aliyor. Bu insanlarin açmazl...

Bir lunapark metaforu icinde bir cekirdek ailenin basindan gecenler. Yazar ülkemizdeki sosyal degisimi elestirirken, bir yandan da insanin dünya hayatindaki temel varolus meselesine vurgu yapiyor.